Adnan DİNÇER/Futbol İnsanı-T.Direktör-Akademisyen-Yazar
BAĞIŞIKLIK !
Bir tehlike ve tehdite karşı – ki çoğu kez mikrop olarak adlandırılır, karşı savunma ve savaş mekanizması oluşturan vücut gücümüzdür.
Bu neredeyse hayat garantimizdir.
Oluşumu çok detaylı olan ‘bağışıklık’ kişisel olduğu kadar kurumsal ve Ulusal olarak da karşımıza çıkabilir.
İnsanlığı tehdit eden mikrop ve virüslere karşı verilen acı can kayıplarının nedeni de yeterli önlem alınamayışıdır.
Tıp dünyasının ve bilim adamlarının çalışmaları sayesinde elde edilen aşılarla belki de neslimizin devamı sağlanmıştır.
Ancak bu virüsler hayatın bedensel olmayan alanlarında da mevcuttur.
Sadece mikrop veya virüs olarak algılamamak lazımdır tehlikeyi!
Örneğin: öğrenme tutkusunun olmaması; yalana, doğru olmayan reklama kanma da ,bir ‘virüs’ çeşididir.
Bunlar bedensel virüs kadar da tehlikelidir !
Başarı ve kalite yerine ‘naylon’ ve taklit düşüncelerle toplumu kullanma ‘virüsü’ bir alışkanlık haline gelirse bundan kurtulmanın aşısı da yoktur bağışıklık sağlayacak ilacı da!
Adına “algı” dediğimiz durum ve bunu ayakta tutan teknolojik kolaylıklar; insanları yalana, yanlışa ve belki de kaybetmeye alkış tutar hale getirdi.
Futbolda da kökünde bilgi eksikliği olan sözde eğitim kurumları yaratılmış durumda.
Örneğin; hiç bir zaman gerçek anlamda profesyonel olmayan kulüpler, sadece kazanmak için seçilen yollar izleyen ve yarattıkları sahte taraftar profilinden güç alan ‘organizmalara’ dönüşmüş haldeler.
Bu yapı içinde oyunda kaybeden daha çok hakeme ve kararlarına yönlenmiştir.
Golü kaçıran unutulup, karşı takımın başarılı kalecisinin kurtarışı konuşulur olmuştur.
Son dönemlerde artık oyuncular, takım ve taktikler yerine; hakem hataları çözümün parçası haline geldi.
Etik anlamda büyük suç sayılan teşvik primi veya anlaşma bile giderek meşru gösterilmeye çalışılıyor.
Futbolun hatalar oyunu olduğunu kabul eden nesil yok olmak üzere.
Gelecek çağın belki de en önemli değişimi robotik kararlar olabilir ve futbolun özü sayılan kişisel yetenekler tamamen ıskalanabilir.
Kaleye gireni gol olarak görsek de golü yaratan gerekçe ve yanlı uygulamalar artık çokça göze batmaktadır.
Peki ne yapacağız ?
Yeniliklerle açık yeni bir insan ilgisi yaratabilecek miyiz ?
Bana göre insanlar artık bu çizgide bölünmüştür.
‘Kazanan haklıdır’ teslimiyetçiliği yerini, ‘nasıl alt edebilirim’ itkisi almış durumda.
İşin başka bir boyutu; Yarışmacı insan profili son bulmak üzeredir. Çoğu kişi başka unsurların verdiği kararları uygulayarak kapital hanesine daha bol kazanç katma eğilimindedir.
Futbolda, dışarıdan dayatılan kararlara itaat göstermenin geldiği son nokta hakem yerine; insan doğasına aykırı bir yöntem olan VAR uygulamasıdır.
VAR açıkça oyunun doğallığına müdahale etmektedir.
İnsan elbette yanlış yapabilir. Futbolu sevdiren belki de hata ve yanılgılar üzerinde yükselen yapısıdır.
Şimdi iki örnek dikkatimizi daha çok çekmektedir.
Artan penaltı sayısı ve uzatmalarda atılan gollerin fazlalığı ve bunun
sonuca olan etkisi.
Sonuşta, futbolun kaderi dijital bir masaya mahkum edilmiştir!
Ve bizler bu ‘dijital masayı sevmedik, alışamadık !
Adnan DİNÇER/Futbol İnsanı-T.Direktör-Akademisyen-Yazar
Adnan DİNÇER/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 14 Kasım 2020