Esir Şehirde Spor yapılır mı?
Mehmet Yüce, spor kitaplığımıza önemli bir katkıda daha bulundu.’Esir Şehirde Spor’, az bilinen bir dönemin sportif etkinliklerini ortaya çıkarırken, doğru sandığımız birtakım yanlışların da düzeltilmesini sağlıyor.
Daha önce yayınladığı Osmanlı Melekleri, İletişim-2014), İdmancı Ruhlar (İletişim-2015), Romantik Yürekler (İletişim-2016), Ale’l-Itlak Baldırı Çıplak (2018) ile futbol tarihimizi yeniden yazan Mehmet Yüce, siyasi tarihte Mütareke Dönemi (1918-1923) olarak anılan zaman diliminde yaşanan sporla ilgili gelişmeleri anlatıyor.
Kitabın adının elbette ki Kemal Tahir’in Esir Şehrin İnsanları romanı ile ilgisi var. Doğrusu, sporun en az konu edilebileceği zorlu bir dönemde yaşananları içerde ve dışarda çeşitli kaynaklardan tarayan Yüce, önemli bir boşluğu dolduruyor.
Spor kitaplığımızın ne kadar zayıf olduğu, yazılması gereken sayısız kitabın yazarını beklediği, bilinmeyen bir durum değil. Bu işi yapması beklenen kişiler, yazmaktan çok konuşmayı seviyor. Televizyonlarda spor ve elbette ki çok ağırlıklı olarak futbol ile ilgili olarak onlarca kitabı doldurabilecek kadar çok konuşan insanlar arasında tek kitap bile yazanın bulunmayışı, ilginç bir durum.
Bunun çelişkili bir yanı da yok çünkü televizyonlarda konuşulanların çok büyük bir bölümü boş laf hükmünde. Bunları yazmaya kalktığınızda size gülerler. Konuşurken çok önemli sanılan birtakım sözleri kofluğu, yazmaya kalktığınızda elinizi-kolunuzu bağlar!
Sadece o döneme ilişkin değil, yakın tarihin en önemli olaylarıyla ilgili kitaplar bile yazılmadı. Futbol tarihimizin en büyük iki olayı olan 2000 yılında Galatasaray’ın UEFA Kupasını kazanmasının ve 2002’de Dünya Kupasında üçüncülüğü kazanmamızın kitapları yok! Bunlar üzerinde konuşulanlar belki yüzlerce kitabı dolduracak nitelikteydi ancak kitaplaşan tek çalışma bile olmadı. Kıyısından-köşesinden bazı değiniler elbette ki yok değildi ama bu kadarıyla avunabilmek olanaksız.
Kuşkusuz buradaki sıkıntı tek yönlü değil. Spor kitaplarının satışlarının düşüklüğü de yayıncıların bu işten uzak durmalarına yol açıyor. Gerek ülke içinde yazılan gerekse çeviri olan çok önemli kitapların bile 300-500 kişilik bir alıcı kitlesi var. Bu da zaten dünya ortalamasının çok altında olan kitapla ilgimizin katbekat düşük bir boyutunu oluşturuyor.
Mehmet Yüce ilk 3 kitabı ile başlangıcından 1992’ye kadar futbol tarihimizi yeniden yazdı. Bu kadar uzun bir zaman diliminde yazılmış kitaplar vardı ancak bunlar arasında tarihsel olanlarda yığınla yanlış da bulunuyordu. Genellikle yazarların birbirlerinden aktardıkları bu yanlışlar da doğruların yerine geçmiş gibiydi. Mehmet Yüce bu zorlu işin üstesinden gelmek için sadece iç ve dış kaynakları taramakla yetinmedi, Osmanlıca da öğrenmek zorunda kaldı. Başlangıçtan 1928’e kadar olan spor çalışmalarını gerektiği gibi aktarabilmek için bu mutlak bir zorunluluktu.
-İşgalciyle maç yapmak!-
1918-1923 döneminin en çok konuşulması gereken spor olayı Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Altınordu gibi takımlarımızın yabancılarla yaptığı maçlar. Bugünden bakıldığında biraz tuhaf görünüyor ama o günün gerçeği başka. Ülkemizi işgal etmiş yabancılarla böyle maçlar oynanmasını vatan hainliğine varacak ölçüde suçlayabilen arkadaşlarımız da oldu geçmişte ama onlara sadece gülünür. Saldırgan cehalet, her dönemde içimizdedir ve ne yazık ki çok da güçlüdür!
En çok Fenerbahçe’nin oynadığı ve başarılı olduğu bu maçların gerçeği Mehmet Yüce’nin kitabında yer alıyor. Üstelik daha önce çeşitli kaynaklardaki hatalı listeler de düzeltiliyor. İttihat Terakki’nin takımı Altınordu’nun da azımsanmayacak sayıda maç oynamış olması, olayın ilginç yanlarından biri.
İşin bu yönü şöyle anlatılıyor:
“…İşgal sırasında toplumun belki de yegane avutucusu spor faaliyetleri idi. Fenerbahçe’nin İngilizlerle, Galatasaray’ın Fransızlarla ve diğer kulüplerin işgal kuvvetlerine mensup takımlarla oynadığı müsabakalar ve elde ettikleri başarılar onlara moral verdi.
“Sadece bu mu? Elbette hayır. İstanbul halkı işgal devletlerinin sivil unsurları sayesinde yepyeni sporlarla tanıştı: Hayatlarında ilk defa basketbol ve voleybol izlediler, heyecanlı boks maçları gördüler. Biraz şaşkınlık ve biraz da merakla beyzbol oynayanlara baktılar. Kısaca bir parça da olsa eğlendiler, gülümsediler ve tarihin bir gerçeği: daha önce hiç görmedikleri müsabakalar gördüler.”
Bugün ülkemizde yapılmayan Kriket, Çim Hokeyi, Rugby gibi sporların da o dönemde gerçekleştirilmiş olması elbette ki yabancıların marifeti ama bizim sporcularımızın da bunlarda kazandığı başarılar var. Bunun gibi pek çok sportif etkinlik kitapta gerektiği gibi değerlendirilmiş. Dönemin önemli spor adamlarının da portreleri ihmal edilmemiş.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. yayınları arasında çıkan kitaba bu yönden de hakkı verilmiş. Bugüne kadar azımsanmayacak sayıda kitap yazmış biri olarak imrendiğimi söyleyebilirim. Gerek iç düzenlemesi, sayfa tasarımı ve gerekse baskı kalitesi olarak mükemmel bir eser ortaya çıkmış. Emeği geçenlere teşekkür borcumuzdur.
Ahmet ÇAKIR/Gazeteci-Spor Yorumcusu
aahmetcakir37@gmail.com
AhmetÇAKIR/kentekrani
Youtube Abone Olmak İçin Tıklayınız
www.kentekrani.com 07 Kasım 2020