Kent Ekranı

Hüma SEVİM ‘HEPİMİZ THESEUS’IN  GEMİSİYİZ !’

Hüma SEVİM

HEPİMİZ THESEUS’IN  GEMİSİYİZ !

Yaş aldıkça ne kadar değiştiniz?  Son beş on yılda değil doğduğunuz günden itibaren ne kadar değiştiniz yani?  Hala aynı kişi olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?

Yaklaşık 50 santimlik, konuşamayan yürüyemeyen aciz bir canlıyken üstelik sütten başka bir şeyle beslenemezken…  Kebapları yiyip yanında aslan sütü içen bir başka canlıya dönüşmediniz mi?

Konuyu bu kadar yüzeysel ele almayacağım elbette.

Hep konuşuyoruz ya; “değişmeyen tek şey değişim” diyoruz. Yalnızca fiziksel değil, ruhsal değişimden de bahsediyoruz. Bazen fiziksel değişimimiz ruhumuza, ruhsal değişimimizde bedenimize yansıyor bu da ayrı konu.

Doğduğunuz o ev, o sokak… sokağın içinden geçtiği mahalle… hepsi değişmedi mi?  Şimdiki hala doğduğunuz, büyüdüğünüz mahalle mi? Bir çok apartman yıkılıp yerine yenileri dikilmedi mi? Arnavut kaldırımları paramparça edilip yerine asfalt dökülmedi mi?  Buraların değişmesi sizin de değişiminizle paralel değil mi?

Yıllar geçtikçe biraz kilo alıyor çoğumuz, saçlarımız beyazlıyor daha da önemlisi içten içe bir değişim yaşıyoruz. “Eskiden olsa inanırdım bu dediğine fakat geçti artık  diyoruz” mesela.

İlk zamanlar aşka inanıp peşinden giderken sonraları aptalca olduğunu düşünmeye başlayanlarımız var. Daha bir cesaretliyken şimdi her şeyi enine boyuna düşünüp öyle karar veriyoruz. Doğrusu bu son iki unsur hayatı biraz sıkıcı hale getiriyor fakat yapacak bir şey yok; değiştik çünkü.

Damak zevkimiz de değişiyor, çocukken ağzımıza koymadığımız annemizle yememek için savaştığımız bazı yiyeceklerin hiçte fena olmadığını fark ediyoruz. Giyim tarzımız, saç stilimiz, kadınların makyajları, erkeklerin sakalları, bıyıkları hepsi değişmiyor mu?

Bazı aydınlanmalar yaşıyoruz … Hayatın anlamı, ölüm üzerine kafa yoruyor, kimsenin kimseden bir farkı olmadığını görüyoruz zamanla. Büyümek giderek alçak gönüllü olmak değil mi birazda?

Bazılarımız tövbe ediyor artık; yalan söylemem diyor; diğeri, bundan sonra gerçekleri söyleyerek kendime daha fazla zarar vermeyeceğim diyor         (büyük çelişki)

Daha sevecen olanlarımız, zamanla çevresinden kopup içine kapananlarımız oluyor.

Bazı filozoflar zihnimizin kimliğimizi oluşturduğunu öne sürüyor, halbuki hayata bakış açımız da zaman içinde değişiyor. Yukarıda anlatılanlar gibi her şey sonsuz bir değişim içinde.

Bu böyle uzar gider. Gelelim Theseus’un Gemisi paradoksuna?.

Efendim Atina’nın efsanevi kurucusu Theseus Girit Adasındaki Minotaur’u öldürüp bahsi geçen gemiyle evine dönmüş. Atinalılar bu zaferi onurlandırmak için 1000 yıl boyunca gemiyi limanda tutmuşlar ve her yıl Theseus’un yolculuğunu tekrarlamışlar. Fakat gemiye bakım yapılması gerekiyormuş, bu sırada çürüyen iş görmeyecek hale gelen tahtaları birer birer değiştiriliyormuş. Öyle ki, zamanla değiştirilmedik hiçbir parçası kalmamış.

İşte o soru ; Bu haliyle gemi hala Theseus’un Gemisi sayılır mı, yoksa artık başka bir gemi midir?  Eğer değilse tam olarak hangi noktada Theseus’un Gemisi olmaktan çıkmıştır?

Şöyle bir düşünelim, ilk tahta değiştikten sonra gemi artık eski gemi değildir belki. Her seferinde yeni bir gemi olmaktadır. Tüm parçalar değiştikten sonra ise artık tamamen bambaşka bir gemi olmuştur.

Birçok parçanız değişmedi mi sizin de?

İleri götüreyim değişmeyen parçanız kaldı mı?

Yolda görseniz 20 yıl önceki halinizi tanır mıydınız?

Hala aynı kişi misiniz?

Ünlü filozof Aristo bu soruya “evet aynı kişisiniz” cevabı veriyor. Nedenine gelince; Theseus’un Gemisi’ne dönelim; soruyor;

-Geminin tasarımı değişmiş midir?

-Hayır.

-Hangi maddeden yapıldığı değişmiş midir?

-Hayır (hala tahta)

-Tüm parçaları değişse de gemi hala taşıma işi yapmakta mıdır?

-Evet.

-Gemi yapılırken ve onarılırken aynı aletler mi kullanılmıştır?

-Evet.

İşte bu yüzden gemi hala Theseus’un Gemisi’dir diye cevap veriyor Aristo.

Felsefe  böyle bir şey, bir soruya birçok cevap bulunabilir, verilen cevaplar başka sorular doğurur; nereden baktığınıza bağlı. O halde tüm değişimlerimize rağmen biz hala o eski biziz.

Ya da yeni halimizle bambaşka bir biziz artık.

Üzerine daha çok şey söylenebilir, siz ne hissediyorsanız oradan devam edin. Sorularla ve cevaplarıyla kendiniz yüzleşin. Her şeye rağmen hayat değişen parçaların yerine konan yenileriyle, eskiyen parçaların bize hatırlattıklarıyla güzel.

Tam da yeri gelmişken söyleyeyim, İstanbul da tüm değişimlerine rağmen hala o eski güzel İstanbul o halde, Aristo’ya selam olsun.

Hüma SEVİM

humasevim02@gmail.com

HümaSEVİM/kentekrani

Abone Olmak İçin Tıklayınız

Yazarın Tüm Yazıları

www.kentekrani.com 13 Eylül 2020

Exit mobile version