Mübadele Evinden Anılar
Kimler geldi, kimler geçti? Anadolu topraklarında kaybolanları, güzel atlara binip gidenleri saymaya kalksan ömrün yetmez. Binlerce yıllık acılar coğrafyasında kavimler, uluslar, kabileler, irili ufaklı göçer topluluklar önce burayı yurt bildi, sonra yurtsuz kalıverdi. Bazen sabır ve olgunlukla, bazen de zorla başka ulusların içinde eridiler.
Anadolu’nun tarihi böyledir. Büyük mübadele, Anadolu’da uluslaşmanın zirvesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgesi olan Lozan Antlaşmasından hemen sonra yürürlüğe girmiş,
Ege’nin iki yakasında yedi yıl süren 2 milyona yakın insanın yer değiştirme hareketidir.
1923’te başlayan mübadele üzerinden 97 yıl geçti. Her yıl Türkiye ve Yunanistan’da toplantılarla mübadele tüm yanlarıyla ele alınıyor, gerekçeleri hala tartışılıyor. Anılar, romanlar, araştırmalar hayli fazla bu alanda. Mübadele, dini inanç faktörü öne çıkarılıp yapıldığı için dramatik yönü hayli ağır basar. Hristiyan Türkler de Rum diye Ege’nin öteki kıyısına itelenmişlerdir mesela.
Mübadele her iki ülkeye yarar da sağladı zararda. Ama Türkiye’nin karlı çıktığı söylenebilir. Zira, tarımı bilen köylüler geldi, ticaret ve meslek erbabı gitti ama Avrupa görmüşleri geldi. Ayrıca Anadolu’dan giden çoktu, gelen azdı. Yeni göçmenlere arazi sorunu çıkmadı.
DİDİM YORAN MÜBADELE EVİ
Aydın’ın Didim ilçesi 1923’e kadar bir Rum köyü idi. Ünlü Poseidon Tapınağı’nın yakınındaki iki katlı taş evde bir Rum papazınındı. Mübadelede papaz gitti, Giritli Mehmet Efendi geldi. Onun çocukları ve torunları burada büyüdü, bölgede zeytinciliğe ve enginar tarımına büyük katkıları olan Mehmet Efendinin evi sonra harabe haline geldi.
İşte Didim Belediyesi geçen yıl burayı tıpkısının aynısı restore etti ve Mübadele Müzesi yaptı. Yörede yapılan en iyi işlerden birine imza atılmış oldu. Neden ”Yoran” derseniz; bu, Didim’in Osmanlıdaki eski adlarından biriymiş, Hisar anlamına geliyor. Halk ağzındaki adı ”Yoran” olarak kalmış. Mübadelenin geçen yıl burada düzenlenen anma toplantısında karşı yakadan da gelen konuklarla anılar yad edilmiş, fotoğraflar paylaşılmış, bazı belgeler
müzeye bağışlanmıştı. Mübadillerin pek çoğu bu dünyadan göçüp gitti, şimdi torunlar var. Torunların bir araya gelip tanışmaları da Ege’nin yeni dostluklarla örülmesini sağlarken, geçmişin kültürünü de popüler hale getiriyor.
REMBETİKO VE EVRİM ATEŞLER
Rembetiko, Anadolu’nun Ege kıyılarından sürülenlerin müziğidir, Ege’nin Rum sürgünleri Yunanistan’da o kadar çile çekmişlerdir ki, Yunan Faşistleri onlara ‘piç’ diyordu. Ve Faşizmin azgın dönemlerinde Rembetiko, yeraltına çekildi. Rembetiko’nun kıymeti sonradan anlaşıldı, Bizde de ilgi gördü, çünkü içinde buram buram Anadolu vardı. Evrim Ateşler, İzmirli bir müzisyen, gitarı, bağlamayı ve buzukiyi çalarak Rembetiko’ya hayat veriyor. Yunanistan’da daha çok tanınıyor, iki yakadan müzisyenlerden oluşan orkestrası ile çıkardıkları albüm bir belgesele konu olmuş, hayli ilgi görmüştü.
İşte Evrim Ateşler, mübadelenin günümüzdeki sahne sözcüsüdür. Ateşler, Harmopoli Bir Rembetiko Semineri adını verdiği sahne gösterisiyle izleyenleri mübadele günlerine götürüyor, acı ve umut kervanlarının denize açıldığı Pire ve İzmir limanları arasında adeta mekik dokuyorsunuz. Harmopoli, Smyneiko ve Rembetiko şarkıları, Hasapiko ve Zeibekiko danslarının yer aldığı belge ve fotoğraflarla süslenen tek kişilik tarih-kültür-sanat gösterisi
aslında. Evrim Ateşler, mübadelenin bu yıl dönümünde de yine yollarda olacak.
CengizERDİL/kentekrani