Ayasofya….
Önce tapınaktı Artemis için…
Yıktılar.. Yerine büyük bir kilise yaptılar…
O da, isyan çıktı, yıkıldı…
Bir daha kilise yaptılar…
Yine isyan çıktı, yine yıkıldı…
Üçüncü kez büyük kilise yaptılar…
Bizans imparatorlarının taç giydiği katedral oldu…
Ama Bizans iflah da olmadı, çöktü gitti…
Osmanlı’da, Genç Osman’ı asanlar…
Patrona Halil isyanını çıkartanlar…
Hepsi Ayasofya’da toplanıp yola çıktılar…
Hatta şu sıralar en sevilen padişah olan Abdülhamit’i devirenler de, Ayasofya’da “Sandalye üzerinden nutuk” atarak 31 Mart darbesini yaptılar.. Said-i Nursi Derviş’le beraber isyanı Abdülhamit’e yönelttiler… Oysa isyan; başlangıcında padişaha yönelik değildi…
Elbette isyan çıkınca eldeki satır adres sormuyor. Bunu gördük…
Çünkü o isyan Ayasofya’da çıkmasaydı Abdülhamit tahtından olmazdı.
Aradan 105 sene geçti…
İsyanı Abdülhamid’e yönelten Said-i Nursi’nin öğrencilerinden, Fethullah Gülen’in müridleri 15 Temmuz darbesine yeltendiler…
100 yıl önce Ayasofya’da filizlenen “Nurculuk“, 1 asır sonra Cumhuriyet hükümetine darbe yapmaya kalktı…
İster tapınak.. İster kilise… İster cami olsun… Burası isyanın merkezi oldu..
“Din elden gidiyor.” diyenlerin toplandığı isyan yeri…
Atatürk bunu gördüğü için orayı müzeye çevirmişti… Ayasofya’yı insanlığın ortak malı olarak görüyordu.
Şimdi camiye çevrildi.
İnşallah yeniden; cemaat ve tarikatların toplanma merkezi haline dönmez…
Çünkü Ayasofya, ibadetin yeri olduğu kadar, maalesef isyanın da yeri.
Bu kararı verenlere; aman dikkat diyorum..
Alıntıdır.
Celal PİR/Gazeteci
CelalPİR/kentekrani
www.kentekrani.com 16 Temmuz 2020